ALKOLİZM

Alkol kullanımına bağlı sorunlar çağımızın en önemli sorunlarından biri olmuştur. Alkolizm sağlık sorunları, trafik kazaları, intihar, suça yönelme, aile parçalanması, ekonomik sorunlar, iş hayatının bozulması gibi pek çok boyutu olan biyopsikososyal ve ekonomik bir sorundur.

            Alkolizm bir hastalıktır. Ancak her içki içen hasta değildir. Fakat bazen normal içme nerede biter alkolizm nerede başlar sınır çizmek kolay olmaz. Alkol kullanmanın bir hastalık olmaması için şu şartları sağlaması gerekir: kişinin iş ve meslek durumuna, aile uyumuna, çevreye ve beden sağlığına zarar vermemelidir. Ancak unutulmamalıdır ki her alkolik hasta normal içicilik devresinden geçerek alkolik olmaktadır.

Nitekim biz alkolizmin gidişini üç evreye ayırıyoruz: birinci evre sosyal içicilik evresidir. Bu evre hayat boyu böyle sürebilir ve bazı kişilerde alkolizm gelişmeyebilir.

Fakat böyle içenlerin bir bölüğü birkaç yıl içinde içkiyi arttırır ve düzenli almaya başlar. Bu ikinci evredir. Bu evrede iş ve meslek alanında, aile yaşantısında ve sosyal ilişkilerde sorunlar başlar. Zaman zaman bırakabilenler, azaltabilenler yıllarca çok büyük sorunlar çıkmadan ancak mesleki, ailevi ve sosyal birtakım sorunlarla didişerek yaşarlar.

Ancak böyle orta derecede içenlerin yaklaşık %25’i zamanla kendilerini üçüncü evrede bulurlar. Artık süreğen alkol bağımlılığı (alkolizm) yerleşmiştir. Bu evredeki hastalar -artık bunlar hastadır- içmeden duramazlar ve bunlar için tıbbi tedavi zorunlu olur. Bu evreye girmiş olanların azı alkolü bırakabilir(%15-20).Bunların çoğu ya ağır bedensel ruhsal ve sosyal yeti yitimine(işlevsellikte bozulmaya) uğrar ya da ölür. Bu bütün evrelerin toplam süresi kişiden kişiye değişmekle birlikte ortalama 5-30 yıl arasında değişir.

Sıklık ve yaygınlık:

ABD’de alkolizm oranı yaklaşık olarak kadınlarda %10,erkeklerde%20 olmak üzere ortalama %15 civarındadır. Bu ülkede kalp hastalığı ve kanserden sonra alkole bağlı sağlık sorunları 3.sıradadır. Yılda 200.000 kişi alkole bağlı bir sorundan ölmektedir. Otomobil kazalarında %75,kazadan ölümlerde %50 oranında, adam öldürmelerde %50,intiharlarda %25 oranında alkol sorumlu bulunmuştur. Alkol ortalama ömrü 10 yıl kısaltmaktadır. Ayrıca önemli bir diğer konu alkolün diğer bağımlılık yapan maddelere (uyuşturucu maddelere) de öncülük etmesidir.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde alkolizm, İsveç, Norveç, Amerika, Fransa gibi gelişmiş batı ülkelerinden daha az görülmekle birlikte Türkiye’de de hızla arttığı gözlenmektedir.

Asya ve Ortadoğu ülkelerinde genel olarak alkolizm batı ülkelerine göre daha az görülmektedir. Din ve gelenekleri alkolü onaylamayan toplumlarda alkolizm oranı düşüktür. Alkolün kolay ve ucuz elde edilebilirliği ile fazla alkol tüketimi ve dolayısı ile de aşırı alkol kullanımı arasında bağ vardır. Alkolün tümden yasaklanması, bir toplum içinde alkolizmi önleyemiyorsa da elde edilişini güçleştiren önlemler alkolü aşırı kullanma oranını düşürebilmektedir. Bu durum uyuşturucu maddeler için de aynen geçerlidir.

Süreç:

Alkole başlama genelde delikanlılık ya da ergenlik dediğimiz dönemde olur. Bu dönem 10 ile 20 yaşlarının ortalarına denk gelir kabaca. Çünkü bu dönemde artık çocukluk dönemi sona erer ve toplumda sorumluluk alacak bir erişkin olma yolunda ilk adımların atıldığı çalkantılı bir geçiş dönemi başlar. Bu dönemdeki genç yoğun bir şekilde yeni arayışlar içine girer. Eğer toplumsal ya da çevresel bir özenti de varsa rahatlıkla alkol ve uyuşturucu maddeleri deneme girişimi ortaya çıkabilir. Alkole bağlı iş, aile ve sosyal problemlerin ortaya çıkışı 20-35 yaşlarında olur. Tedavi için başvurular ise genellikle 40’lı yaşların başlarıdır.45 yaşından sonra alkole başlama nadirdir.

Etki:

            Alkolün kana karışması kandan atılmasından çok daha hızlı olur. Alkol kana karıştıktan sonra vücudun bütün hücrelerine hızla dağılır. Alkol bedenin bütün hücrelerini fakat en çok beyin hücrelerini etkiler. Bu nedenle de etkileri önce davranışların bozulması şeklinde olur. Beyin hücreleri fonksiyon görmedikleri için ya da kusurlu gördükleri için kişi davranışlarını denetleyemez, yürümesi, konuşması, dengesi, düşünmesi, muhakemesi, mantıklı düşünmesi bozulur. Konuşma merkezinin etkilenmesiyle konuşma bozuklukları, denge merkezinin etkilenmesiyle denge bozuklukları, görme merkezinin etkilenmesiyle görme bozuklukları görülür.(En sık görülen görme bozukluklarından biri de çift görmedir. Sarhoş, çarptığı adam kendisine çıkışınca ‘ aranızdan geçmek istedim’ fıkrasını hatırlayalım…)

Alkol kullanımına bağlı gelişen bedensel hasarlar:

Alkol kullanmaya devam edildikçe gittikçe vücuttaki bütün organlarda bozulmalar başlar: Karaciğerdeki bozulmaya bağlı siroz meydana gelir -bu birçok zaman ölüm sebebidir-. Böbreklerde alkolün artığı olan zehirli maddelerin birikmesi ve böbreği tahrip etmesiyle böbreklerde, ayrıca mide, bağırsaklar ve pankreasta ağır bozulmalar olur. Kalp-damar sistemi etkilenir, kas-iskelet sistemi bozulur, kan hastalıkları ve bağışıklık sistemi hastalıkları ortaya çıkar.

Alkol ince barsakların üst kısmından emilir. Vitaminler de buradan emildiği için alkol alındığı zaman vitaminler emilemez ve zaman içinde özellikle B vitamini eksikliğine bağlı birçok hastalık (deri, beyin dokusu, iç organlar, bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalıklar) ortaya çıkar Yine benzer şekilde etki ederek erkek üreme organlarında tahribata ve küçülmeye yol açarak alkoliklerin %10’unda kısırlığa yol açar.

Alkol kullanımına bağlı gelişen psikiyatrik sorunlar:

Bu fiziksel ya da bedensel hastalıkların yanı sıra çok önemli bir diğer konu da alkol ve uyuşturucu kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan ruhsal ve sinirsel (psikiyatrik) hastalıklardır.

Alkol ve uyuşturucu kullanımına bağlı olarak beyin ve sinir sisteminin etkilenmesinden dolayı hemen hemen tüm psikiyatrik hastalıklar ortaya çıkabilir (depresyon, mani, ağır akıl hastalıkları olan psikozlar ve daha birçok hastalık).

Bunların içinde en sık görülen iki tanesinden bahsetmek istiyorum: birincisi uzun süre alkol kullanımına bağlı ortaya çıkan paranoid bozukluktur. Bu hastalıkta kişi aşırı şüphecidir, karısının kendisini aldattığını düşünür, kardeşinin kendisinden para çaldığını düşünür, annesinin yemeklerine zehir koyarak kendisini öldürmek istediğini iddia eder ve bazen bu şüpheleri doğrultusunda cinayetler ve alile faciaları ortaya çıkar.

İkinci önemli hastalık ise yine uzun süre alkol ve uyuşturucu kullanmaya bağlı ortaya çıkan kalıcı, geri dönüşümsüz bunamadır. Beyin hücreleri yavaş yavaş öldüğü için zamanla beyin küçülür ve ileri dönemlerde kişi evindeki tuvaletin yerini bulamayacak kadar, hatta tuvaletini altına yapacak kadar ağır bir bunamaya maruz kalabilir.

Doğru Tedavi:

Alkolizmin tedavisinde çok önemli bir husus vardır o da şu: kişi eğer gönüllü olarak başvurmuyor ve yardım talebinde bulunmuyorsa ona yardım edebilmemiz çok zor hatta imkânsızdır. Yardım talebi de yardım sunumu da iki kategoride gerçekleşir.

1-Uzun zamandır tüketilen alkolün birdenbire kesilmesiyle ortaya çıkan akut yoksunluk semptomlarının tedavisi.

2-Yoksunluk döneminin bitiminden itibaren yeniden alkol almayı önlemeye yönelik terapi ve destek.

Birinci aşamayı kişiyi zorla yatırarak  -ki buna hiç de hakkınız olamaz- tedavi etseniz bile ondan sonra bağımlı kişi tekrar alkol alacaksa yaptığınız müdahalenin hiçbir anlamı kalmaz.

Bu durumda kişinin onayı ve isteği olmadan onu tedavi ettirmek mümkün olamayacağına göre, öncelikle tedavi olma ve alkolü bırakma konusunda çevrenin ve yakınlarının da desteğini alarak bağımlı kişiyi ikna etmeye çalışılmalıdır.

Profesyonel bir yardımla kişinin alkole yönelmesine neden olan altta yatan etkenler araştırılabilir ve alkolün doldurduğu boşluğu dolduracak daha sağlıklı alternatifler bulunabilir.

Alkol sadece kişiye fiziksel zarar vermekle kalmaz. Kişinin sosyal ilişkilerini, mesleki performansını da etkiler ve zaman içinde sosyoekonomik yıkımlara ya da çöküşlere de neden olur. Kişi yavaş yavaş yakınlarını, dostlarını, sosyal çevresini, mesleğini, işini kaybederek gittikçe maddi ve manevi bir fakirleşme sürecine girer. Bu sürecin sonunda çoğunlukla ailesini de kaybeder (ne yazık ki bazen de hayatını). Kişi herhangi bir aşamada bunun bilincine varıp gerçekten alkolü bırakmak konusunda motive olabilirse üstesinden gelebilir. Ancak burada kilit faktör kişinin bu konudaki değerlendirmesi ve bilinç düzeyidir.