MASKELİ DEPRESYON
Depresyonun bu gün için toplumdaki yaygınlığının %20 civarında olduğu bilinmektedir. Yani her 5 kişiden biri hayatında en az bir kez depresyon atağı yaşamaktadır. Bu, diğer hastalıklarla karşılaştırıldığında oldukça yüksek bir orandır.
Depresyon Nedir?
Psikiyatri temel olarak 3 alanla;
- İnsanın duyguları,
- Düşünceleri
- Davranışlarıyla ilgili sorunlar ve bunların çözümleriyle ilgilenir.
Depresyon; insanın duygu alanındaki sorunların başında gelen bir duygudurum bozukluğudur ve çağımızın en yaygın psikiyatrik hastalığıdır. Duygudurum çöker, kişi neşesiz, isteksiz, yorgun, bitkin, tahammülsüzdür, hiçbir şeyden zevk alamadığını söyler.
Depresyon, üzüntülü duygudurum içinde hiçbir şeyden zevk alamama, düşünce, konuşma ve hareketlerde yavaşlama ve durgunluk, değersiz olduğunu düşünme, güçsüzlük, bitkinlik, isteksizlik, karamsarlık duygu ve düşünceleri ile fizyolojik bedensel işlevlerde yavaşlama gibi belirtileri içeren bir klinik tablodur.
Belirtiler birdenbire ve çevrenin dikkatini çekecek tarzda ortaya çıkabileceği gibi çok sinsi ve yavaş da oluşabilir. Zaman içinde hem kişinin yaşam kalitesi çok düşer hem de iş, aile ve toplumsal ilişkileri bozulur, böylece ekonomik ve manevi(prestij, sosyal çevre ve arkadaş vs.) kayıplara uğrayabilir.
Maskeli Depresyon
Ancak depresyondaki kişilerin bazılarında depresyon bu belirtilerle ortaya çıkmaz; daha çok bedensel hastalık belirtileri şeklinde ortaya çıkar. Buna “atipik depresyon” veya “Maskeli Depresyon” diyoruz. Maskeli depresyonda belirtiler çok çeşitlidir, bütün vücut sistemleri ve fonksiyonları ile ilgili olabilir ancak en sık görülenleri başta ağrılar (Başağrısı, bel, sırt, boyun, eklem ağrıları, gezici vücut ağrılar )olmak üzere, halsizlik, yorgunluk, bitkinlik baş dönmesi, kulak çınlaması, nefes darlığı, çarpıntı, sindirim sistemi şikayetleri, bulantı, şişkinlik solunum sistemi sorunları, cilt sorunları, cinsel şikâyetler, vs. dir. . Ama asıl neden altta yatan depresyondur. Bu grup hastalar başlangıçta bedensel şikâyetlerle psikiyatri dışı hekimlere başvurur, doktor doktor gezer ve durmadan gereksiz tetkikler yaptırırlar ama somut bir sonuca ulaşamazlar.
Belirtilerin büyük çoğunluğu anksiyeteye (kaygı ve bunaltı) bağlı olarak ortaya çıkar. Örneğin kaygı ağrıya neden olur, ağrı kaygıyı daha da arttırır, artan kaygı artan ağrıya neden olur ve bir kısır döngü oluşur.
Bunun yanında fobik, obsesif belirtiler, hastalık korkusuyla sürekli uğraş (hipokondriazis), alışılmadık şekilde alkol-madde kullanmaya yönelme, cinsel davranışlarda, uyku ve yeme alışkanlıklarında beklenmedik değişiklikler, aile, iş ve arkadaş ortamlarından uzaklaşma gibi belirtiler de örtülü depresyonun sinyalleri olabilir.
Maskeli depresyonda depresyonun bilişsel ve duygusal bileşenleri yok veya çok zayıftır, bedensel belirtiler baskındır. Bazı hastalarda duygusal ve bilişsel bileşenler olmakla birlikte kişi bunları dile getirmek istemez.
Ülkemizde ve diğer doğulu toplumlarda maskeli depresyon daha yaygındır. Çünkü insanlar duygularından söz etmek istemezler, bunun kendileri için bir eksiklik ve yetersizlik olduğunu düşünürler. Toplumun psikiyatrik sorunlara yönelik olumsuz ve ilgisiz algısı da bu tutuma yol açabilmektedir. Bazı hastalar ise duygusal yaşantılarını sözelleştirme yeteneğinden yoksundur. Şu ya da bu şekilde sözelleştirilemeyen duygular bedensel belirtiler yoluyla ifade edilir.
Öte yandan doktorlar, ‘bedeninizde sorun yok, sadece sıkıntınız var’ dediğinde yeterli bilgiye sahip olmayan birçok hasta yakınları empati yerine öfke duyup ‘bak bir şeyin yokmuş, her şey senin elinde, istesen turp gibi olursun’, iyi olmayı istemiyorsun, sana rahat batıyor, neyin eksik…” gibi sözler söyleyebiliyorlar. Bu da zaten alıngan olan depresif hastanın ‘kimse beni anlamıyor’ diye düşünmesine ve depresyonunun artmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle hasta da çoğu zaman bilinçdışı olarak sıkıntısını bedenselleştirerek göstermeyi tercih eder. Böylece daha fazla ilgi ve şefkat göreceğini düşünür.
Maskeli depresyon kadınlarda çok daha sık görülür, bunun nedenleri:
1-kadının olumsuz duygularını dışa vurmasının çevre tarafından hoş karşılanmaması,
2-kadınlarda agresyonun dışa yansıtılamayıp daha çok içe yönelmesi –erkeklerde daha çok dışa yansıtılır-
3-bedensel yakınmaların getirdiği ikincil kazanç beklentisidir.
Yakınmaları devam eden ve tetkikleri normal bulunan hastaların mutlaka psikiyatriste yönlendirilmesi gerekir. Bu konuda hastaların bilinçlendirilmesi çok önemli olmakla birlikte diğer dal hekimlerinin de bedensel belirtilerle ortaya çıkan depresyon hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaları, maskeli depresyon hastalarını tanıyarak psikiyatriste yönlendirmeleri ve böylece depresyonun kronikleşmesine fırsat vermemeleri bir o kadar önemlidir.
Psikiyatr Dr. Gıyasettin EKİCİ
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı