TASA (KAYGI)
Kişinin gündelik hayatta karşılaştıkları olaylarla ilgili olarak, engelleyemediği aşırı bir endişe ve kuruntulu beklenti (evham) içinde olması, bu hastalığın temel özelliğidir.
Burada basit korku, beklentilerin, belleğin, hayal gücünün ve duyguların işe karışmasıyla karmaşık bir hale sokulur. Kaygı pek çok biçime girebilir, ancak hemen her zaman ezici bir kırılganlık ve güçsüzlük duygusuna eşlik eder.
Pek çoğumuz tasanın kaynağını kendi dışımızda ararız, kaygının yaşamdaki deneyimlerin sonucu olduğuna inanırız: “Dünyada olup biten şeylerin hangisi, benim bunları hissetmeme yol açıyor?“diye düşünürüz. Bu gibi düşünceler, kırılganlık duygumuzu arttırmaktan başka işe yaramaz.
Kaygı, zihninizi, istemediğiniz, çağırmadığınız düşüncelerle doldurur, yaşamda başınıza gelebilecek kötü şeylerden sonu gelmez bir liste yapıp, onlarla kendine bir ziyafet çeker ve arkadaşlarınızdan, ailenizden, başarılarınızdan ve fiziksel varlığınızdan zevk almanızı engeller.
Bütün bunların nedeni, günlerinizi olabilecek kötü şeylerden korkarak geçirmenizdir. Gereğinden fazla kaygılanan insanlar acı çekerler. Yaşamlarında bir sorunu olmayan insanlar bile, zaman zaman gereğinden fazla kaygı duyabilirler. Tüm bunlara karşın kaygının tedavisi mümkündür.
Kaygı, basit bir utangaçlıkla, depresyonla, genel bir kaygı bozukluğuyla ve hatta travma sonrası stres bozukluğuyla birlikte ortaya çıkabilir. Her bir tasa türü, bilişsel tedaviden meditasyona ve düzenli spora dek değişiklik gösteren, kendine özgü güçlü tekniklere cevap verir.
Kaygı hakkında en yeni bulgulardan biri, insan beyninin uyum sağlama yeteneği ve esnekliğidir. Kendinize yeni bir beyin bulamazsınız, fakat beyninizi yeniden yönlendirebilir, yeniden eğitebilir, yeniden kurabilir ve düzeltebilirsiniz. Değişebilirsiniz.
Derin düşünceler şiddetli baş ağrılarına benzer. Onlardan kurtulduğunuzda kendinizi yepyeni bir insan gibi hissedersiniz, ama aslında siz yine aynı sizsinizdir.