çocuk ve eğitim

ÇOCUK OLMA ZAMANI

 

Çocukların duygu, düşünce ve kişilik gelişimleri göz ardı edilerek hep somut ölçülen başarılara odaklı olarak ele alınması bir başka ifadeyle birer yarış atı muamelesi görmesi sağlıklı değildir. Hayatı hep bir yarışma mantığı içinde kavrayan çocuk ileri yaşamında belki başarılı olacak ama mutsuz, sevgisiz ve bencil de olacaktır.

Edindiği bilgiyi sadece kendi çıkarı için değil aynı zamanda diğer insanların ve insanlığın ortak yararları için kullanması gerektiği konusunda eğitilmelidir çocuk. Yani öğretilen bilginin niceliği kadar niteliği de gözetilmelidir.

Çocukların öğrenmeleri yani bilgi edinmeleri elbetteki önemlidir ama bilgiyi işlemeyi, kullanmayı, inşa etmeyi öğrenmeleri daha önemlidir.

Birer bilgi deposu gibi üst üste yığılan ama işlevsiz kalan bilgi aktarımları yerine çocuğun bilgi ihtiyacı hissedecek şekilde, yaşamasını sağlayacak desteği vermek daha önemlidir.

Yani çocuk gerekli gereksiz birçok bilginin altında bunaltılmamalı, bilgiye gereksinmeli ve onu aramalıdır. Ona hazır bilgi sunmak yerine bilgiyi arayıp bulmasını öğretilmeliyiz.

Öte yandan çocukların yaşlarının gerektirdiği ihtiyaçları dikkate alınmalıdır. Çocukluğunu yaşayamayan insanlar erişkinlik yaşamlarında bunun eksikliğini ve acısını çoğunlukla hissederler. Çocukluk çağı geçtikten sonra bir daha çocukluğunu yaşaması mümkün olamayacağı için o yıllarda oynayamadıkları oyunların, çeviremedikleri topaçların özlemini ve sızısını insanlar tüm yaşamları boyunca hissederler.

Örneğin çocukların dünyalarında hayal kurmanın önemli bir yeri vardır. Günümüzde artık çocuklarına masal okuyan anne babaların sayısı azdır ama bu oldukça önemlidir. Çizgi filmler çocuğu eğlendirebilir ama eksik ve karanlıkta kalan kısımları çocuğun kendi hayal dünyasında tamamlayarak yaratıcılık kazandığı masalların yerini hiçbir zaman alamayacaktır. Filmlerde ve Çizgi filmlerde çokça görülen kavga, çıkar, korku ve şiddet temaları yerine masallar ve öykülerin iyiliği, erdemi, paylaşmayı, barışı, başkalarını düşünmeyi ve sevmeyi, iyi insanların ve iyiliğin sonunda kazanacağını telkin eden temaları tercih edilmelidir.

Bireysel başarı hırsı yerine kolektif çalışmanın tadı aşılanmalı, yardımlaşma, dayanışma ve başarıyı paylaşma öğretilmelidir

Günümüzde birçok anne baba çocuklarına veremedikleri sevgi, ilgi ve zamanın yerini parayla, ona maddi değeri olan imkânlar sunmakla kapatmaya telafi etmeye çalışmaktadırlar. Bu da duygu paylaşımı az, çıkar paylaşımı fazla, kıvanç ve tasayı paylaşmayan ama maddi değerleri paylaşan bir birliktelik ve bir aile yapısı ortaya çıkardığı için sağlıklı değil.

Çocukların oyun ve oyuncak dünyaları ellerinden alınmamalıdır ve aşağıdaki ilkeler hatırda tutulmalıdır:

-Çocuklara sevgiyi, yardımlaşmayı, paylaşma duygusunu fark ettiren oyuncaklar (bebekler, hayvanlar, ev, bahçe, ağaç, çiçek figürleri vs) tercih edilmeli.

-Başkalarına zarar verme vurgusu ve iması taşıyan “agresif” oyuncaklardan kaçınılmalı(kılıç, tabanca, tüfek vs.) (Buna karşın nedendir bilinmez ülkemizde erkek çocukların asli oyuncağı bir oyuncak tabanca ya da tüfekmiş gibi bir sağlıksız anlayış yaygındır.)

-Çocuğun zekâsını, dikkatini, yapıp çatma yeteneğini geliştirecek oyuncaklar (lego, puzzle, boyama kitapları, çok parçalı, geçmeli oyuncaklar vs.) seçilmelidir.

-Birden fazla kişiyle oynanan oyunlarda ve oyuncaklarda da bir vuruşma ya da yarışmadan çok yardımlaşma ve birbirini tamamlama gerektiren oyunları tercih etmek daha sağlıklı olur.

-Ucu açık (seçenekleri çok sınırlı olmayan) oyunlar ve oyuncaklar çocuklarda yeni yollar, taktikler, yeni seçenekler arama yetilerini geliştirir ve basmakalıp, birkaç seçenekle sınırlı şekilde düşünmelerini engeller.

-Daha ileri yaşlardaki çocuklar için daha güncel olan ve erişkinlerin de ilgi gösterdiği elektronik ortamlardaki dijital oyunlarda da -denetlenebildiği ölçüde- agresif, şiddet ve kan üzerine kurulu oyunlardan kaçınılmalı ve daha çok yapmaya, bulmaya, başarmaya kurtarmaya yönelik oyunlar önerilmelidir.

 

Öte yandan çocuk eğitiminde sevgi ve disiplin dengeli bir şekilde sunulmazsa sorunlar ortaya çıkar. Disiplinin eksik olduğu sınırsız sevgi de sevginin eksik olduğu aşırı disiplin kadar çocukların ve bireylerin yaşantısında, sosyal ilişkilerinde olumsuz izler bırakır.

Aşırı baskı altında yetişmiş çocuklar kadar fazla şımartılmış çocuklar da sorunlu ve mutsuz olacaklardır. Ve önemli bir nokta daha: sevgi disiplin üzerine kurulmaz ama disiplin sevgi üzerine kurulabilir.

Psikiyatr Dr. Gıyasettin EKİCİ